Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Schuon’da Özne–Nesne Ayrımı ve Diğer Anlayışlardan Farkı

Schuon’da Özne–Nesne Ayrımı ve Diğer Anlayışlardan Farkı Sohbet: ChatGPT & Ali Sebetci Atma Bilen Bilinen Bilgi Bilen Bilgi Bilinen Maya * * * Soru (1): Schuon'un özne-nesne ayrımı/ilişkisi konusundaki görüş ve açıklamalarını, modern anlayıştan nasıl farklılaştığını özetler misin? 1. Schuon’un Temel Çerçevesi: Asıl Ayrım Özne–Nesne Değil, Mutlak–İzafî Schuon’a göre metafiziğin asıl ve köklü ayrımı, modern felsefenin çoğu zaman merkeze aldığı “özne–nesne” ayrımı değildir. Esas ayrım, Vedanta’daki terimlerle söylersek, Atmâ / Mâyâ yani Mutlak / izafî ayrımıdır: Atmâ : Mutlak, Saf Öz, tek gerçek Özne . Varlığın kaynağı ve nihai hakikati. Mâyâ : İzafî olan, tezahür eden, yaratılmış âlem, görünüşler düzeyi. Evren düzeyinde her zaman bir “bilen” ve “bilinen”, ...
En son yayınlar

Çift Yarık Deneyi, Gecikmeli Seçim ve Wigner'in Arkadaşı Üzerine

Çift Yarık Deneyi, Gecikmeli Seçim ve Wigner'in Arkadaşı Üzerine Sohbet: ChatGPT & Ali Sebetci (Görselin kaynağı için tıklayınız .) * * * Ali: Çift yarık deneyinde elektronun hangi delikten geçtiğini nasıl bir alet/düzenle tespit edebiliyoruz? ChatGPT: Elektronun hangi delikten geçtiğini anlamak için sihirli özel bir “hangi-delik ölçer” yok; yaptığımız şey, her deliğin yanına elektrona dokunan bir dedektör koymak. Elektron oradan geçerse, o dedektör üzerinde iz bırakıyor ve biz de “aha, bu delikten geçti” diyoruz. Birkaç tipik yöntem: 1. “Flaşla bakma” fikri (ışıkla ölçüm) Düşünce deneyi olarak en çok anlatılan: Her deliğin önüne/yanına çok güçlü ve kısa dalga boylu bir ışık kaynağı (mesela UV / X-ışını) koyduğunu düşün. Elektron delikten geçerken bu ışıkla çarpışır, foton saçılır. Saçılan fotonu bir mikroskop / dedektör ile yakalarsan: – Foton sağ tarafta dedektöre düşerse → elektron büyük ihtimall...

Ebediyet Kavramı Üzerine

Frithjof Schuon Türkçesi: Ali Sebetci Kaynak: Studies in Comparative Religion, Vol. 14, Nos. 3 & 4. (Summer-Autumn, 1980). © World Wisdom, Inc. www.studiesincomparativereligion.com Ebediyet kelimesi doğru anlamıyla ele alındığında, yani belli bir zaman aralığı (süre) olmanın ötesinde olduğundan ne bir başlangıcı ne de bir sonu olan bir kavram olarak düşünüldüğünde, bu niteliğin yaratılmış şeylere atfedilemeyeceği anlaşılır. Ancak Tek Tanrılı dinlerin eskatolojik dogmaları bize cehennemin var ve ebedi olduğunu öğretirken böyle bir atıfta bulunmaktadır veya bulunuyor gibi görünmektedir. En paradoksal ve en sorunlu olanı bu olduğu için baştan bu örneği seçiyoruz. Başka bir deyişle, din bilgi vermek üzere yola çıktığında, metafizik mesajın doğruluğu pahasına ahlaki etkinlik kaygısına yenik düşer; zira zahiri bakış açısından mesajın metafizik doğruluğunun herhangi bir aciliyeti yoktur. Cehennemi zamana tabi ve dolayısıyla geçici bir şey olarak tasavvur ettiğimizde caydırıcı ...

Naifliğin Mertebeleri

Ali Sebetci Hem Dücane Cündioğlu’nu hem de Mücahit Bilici’yi yıllardır okur, istifade ve takdir ederim. Her ikisinin de ancak ilahi inayetle aşılabileceğine inandığım beşerî zaaf ve sınırlarımız çerçevesinde, üstad Necip Fazıl’ın çarpıcı terkibiyle fikir çilesi ve namusunu haiz olma ayrıcalığıyla mümeyyiz azınlıktan olduğunu düşünürüm. Ayrıca merhum Namık Kemal’e atfedilen ‘Bârika-i hakikatin müsâdeme-i efkârdan doğduğu’ fikrini de değerli ve haklı bulurum. İşte bu nedenlerle, Bilici’nin “Dücane Cündioğlu naifliği diye bir şey” (Serbestiyet, 13 Nisan 2024) başlıklı yazısı münasebeti ve hakikat kıvılcımının çakmasına vesile olması ümidiyle fikirleri çarpıştırma ameline mütevazı bir katkıda bulunmak istiyorum. Bilici, Cündioğlu’nun yaptığı şeyi ‘dâvâ felsefeciliğini (misyonerce düşünceyi) felsefe sayılmaktan çıkarma çabası’ olarak pek güzel tasvir etmiş, zira Cündioğlu öyle anlaşılıyor ki ‘ön kabulsüz başlamayan’ ve/ya kendi ön kabullerini sorgulamayan düşünce sistemlerini...

2020 ULUSAL FİZİK OLİMPİYATLARI BİRİNCİ AŞAMA SORU ÇÖZÜMLERİ

Ali Sebetci

2021 ULUSAL FİZİK OLİMPİYATLARI BİRİNCİ AŞAMA SORU ÇÖZÜMLERİ

Ali Sebetci

Bilinç, Benlik, Özgür İrade ve Kader

Ali Sebetci Kararlarımızı alırken iki temel belirleyici odak noktası olduğu varsayımıyla düşünmeye başlayalım: bunlar duygularımız ve rasyonel aklımız olsun. Reflekslerin dışında nedenini hiç düşünmediğimiz alışkanlıklara ilaveten bir karar almak (tercih yapmak) zorunda kaldığımız durumların çoğunda bu iki odak arasında hissedilir bir gerginlik olmuyor: örneğin bugün ne giyeyim, ne yiyeyim gibi sorularda, zorlayıcı bir gerekçe olmadığı sürece rasyonel akıl isteyerek pasif kalıyor ve duyguya canın ne istiyorsa onu yap diyor. Ama mesela bir matematik problemi çözerken duygu, rasyonel akla neredeyse hiç karışmıyor; küsurlu sayıları sevmediği için sonucu tam sayı bulmak isteyecek kadar duygusal bir akıl değilse tabi. Fakat bazen öyle durumlar oluyor ki bu iki kutup sanki birbirlerine rakip kesiliyor, hatta düşman oluyor ve büyük bir gerilim meydana geliyor: sizi aldattığını bildiğiniz halde sevmekten vaz geçemediğiniz birisi, canınızdan çok sevdiğiniz bir yakınınızın büyük bir su...