Ali Sebetci

Ali Sebetci Özet: Bu makalede, Gelenek Ekolü öncülerinden Rene Guenon’un bilhassa “İnfinitezimal Hesabın Metafizik Prensipleri” adlı eserinden hareketle, Ezeli Hikmet ( Perennial Philosophy ) perspektifinde merkezi bir rol oynayan metafiziksel Sonsuzluk kavramı üzerinde durulmaktadır. Bu ekole göre sonsuzluğun herhangi bir çelişki doğurmayan, geçerli ve tek bir doğru anlamı vardır; mutlak manada hiçbir sınır ya da tespitin olmaması. Makalenin araştırdığı temel soru bu görüşün tutarlı olup olmadığı sorusudur. Bu amaçla, söz konusu kavramın nasıl anlaşıldığı, bu anlamın gerektirdiği zorunlu özelliklerin ne olduğu, yaygın bir biçimde kullanılan matematiksel (nicel) sonsuzluk anlayışından nasıl ayrıldığı ve onu niçin reddettiği, bu yanılgıya neyin neden olduğu ve nasıl düzeltilebileceği konuları ele alınmaktadır. Ayrıca bu perspektife ait ilgili diğer kavramlar, analitik-sentetik yöntem ve ayrık-sürekli nicelik ayrımı ile mekân, zaman ve hareketin tabiatına ilişkin görüşler de sun...

Ali Sebetci The fundamental concepts of Newtonian physics are Time, Length, Mass, and Electric Charge by means of which all the other classical physical quantities such as velocity, force, momentum, energy, current, electric field, magnetic flux, etc. can be derived and expressed as their combinations. Classical physics stands on the assumption that material, having two basic intrinsic properties of mass and charge, and immaterial phenomena are all contained in an absolute space and an ever-flowing absolute time. These four physical dimensions, without asking the nature of them, provide a practical framework for a description of the gravitational and electromagnetic forces and thus a description of the physical world and an interpretation of the events occurring in it up to a certain degree. However, the Newtonian picture of the universe is neither adequate for a deeper understanding of the corporeal reality nor appropriate for linking that reality to the ones possessing higher d...

Ali Sebetci Although we often use them in-elaborately in our daily conversations, the idea of infinity and the notion of infinite are in fact tremendously deep and a sensitive account of the term requires much more attention and precision. Even in its modern mathematical sense, it causes many academic discussions, difficulties, and misunderstandings. Not only for the paradoxes of Zeno of Elea (about 490 BC-about 430 BC) and the Hilbert's (1862-1943) paradox of the grand hotel, but also for the philosophical and mathematical discussions on the Leibniz's (1646-1716) method of infinitesimal calculus, it is the underlying concept that has led so many controversies. Zeno of Elea was a pre-Socratic Greek philosopher of southern Italy and a member of the Eleatic School founded by Parmenides. He argued that an object in motion can never pass from one position to another, since between the two there is always an 'infinity' of other positions, however close, that must b...

Ali Sebetci We believe it is not emphasized today as much as it should be that traditional conceptualizations of sciences, whether Islamic or not, were very different from the way modern sciences are currently conceptualized. Most of us assume that humankind is continually improving in its knowledge of existence and thinking so as to understand reality as the ages pass. This may be true, especially when the detailed information of physical reality gathered and the level of technology reached with the help of the modern scientific method are considered. However, it is usually missed by modern minds that there is a crucial difference between the modern and traditional conceptualization of sciences which veils the significance of traditional sciences in the contemplation of the Absolute Reality. In this article, we would like to try to cast some light on this difference from the Islamic point of view, which is the last manifestation of all the traditional ones. Starting with t...

Ali Sebetci Charles David Keeling (20 Nisan 1928, 20 Haziran 2005), 1948 yılında İllinois Üniversitesi Kimya Bölümü’nden mezun olduktan sonra 1954 yılında Northwestern Üniversitesi Kimya Doktorasını aldı. Bir kaç yıl Caltech’de doktora sonrası araştırmacı olarak çalıştı ve 1956 yılında sonraki 43 yıl boyunca çalışacağı Scripps Deniz Bilimleri Enstitüsüne katıldı. Caltech’deyken ilk kez atmosferik numunelerin karbondioksit (CO 2 ) miktarını ölçen bir alet geliştirdi. Dr. Keeling, Deniz Bilimleri Enstitüsüne katıldıktan sonra Hawaii’nin Mauna Loa isimli volkanında deniz seviyesinden 3000 metre yukarıya havadaki CO 2 miktarını ölçmek üzere bir gözlem üssü kurdu ve 1958 yılında ilk ölçümleri almaya başladı. Hawaii’nin ve o yüksekliğin seçilmesinin nedeni yerel sanayii ve bitki örtüsünden mümkün olduğunca az etkilenmekti. Hawaii, sanayileşmiş Avrupa ve Kuzey Amerika kıtalarıyla Rusya ve Japonya gibi Asya ülkelerinden yeterince uzaktaydı. İlk iki yıllık ölçümlerden sonra 1960 yılın...

Ali Sebetci Sayısal bilimlerde, konularda anlaşmazlıkları çözmek ve ortak bir noktada buluşmak çoğu kez sosyal konulardaki anlaşmazlıkları çözmekten çok daha kolaydır. Bir matematik probleminin çözümü, onu çözmek isteyen kişinin ırkı, dini, sosyal statüsü, dünya görüşü, kişisel zevkleri, duyguları ve tercihlerinden çok fazla etkilenmez. Oysa beşeri konularda ve çatışmalarda bunların hemen hepsi neredeyse en önemli faktörler haline geliyor. İnsanoğlunun hayatının, düşüncelerinin ve duygularının, matematiksel formüllere indirgenebileceğine ve beşeri çatışmaların o yöntemlerle çözülebileceğine inanmıyorum. Ama akıl eden varlıklar olarak temel ve evrensel prensipler üzerinde anlaşabileceğimizi ve onların hakemliğinde bir çok beşeri çatışmayı çözebileceğimizi düşünüyorum. Sosyal çatışmaları besleyen nedenlerin ilki bu temel ve evrensel prensiplerin entelektüel anlamda yeterince sindirilememesi olarak görünüyor. Sık sık kullanılan “temel insan hak ve özgürlükleri”, “demokrasi”, “huk...

Ali Sebetci Yüzeysel bir bakış açısıyla bakıldığında, ingilizcede hard veya exact science denilen fizik ve kimya gibi disiplinlerle soft science denilen sosyal bilimler arasında önemli bir ilişki olmadığı zannedilir. Bu yüzden bir çok okuyucu yeni anayasa çalışmalarıyla modern fiziğin nasıl bir ilgisi olabilir diye düşünecektir. Oysa, eskiden tabiat felsefesi olarak sınıflandırılan bu ‘kesin bilimler’ dahi bazı felsefi önkabullere dayanır ve bu önkabuller farkında olmasak da bizim varlığı ve hayatı nasıl anladığımızı belirler. Dolayısıyla bu fikirler sadece laboratuvarda yapılan deneye değil, hayatımızın her aşamasına, sosyal hayatta aldığımız kararlara, tutum ve davranışlara kadar tesir eder. Fizik biliminde insanlık tarihi boyunca iki büyük devrim yaşanmıştır. 16. ve 17. yüzyıllarda özellikle Galileo ve Newton’un çalışmalarıyla antik fizik dediğimiz Aristo fiziği terk edilmiş yerine şimdi klasik fizik denilen Newton fiziği konmuştur. Antik fizik evreni ayaltı ve ayüstü ol...